Ses biz insanlar ve daha bir çok tür için doğum ile başlar. Biz daha sesimizin farkınavarmadan önce, ses bizim dış dünya ile iletişim yöntemimiz ve koruyucumuzdur. En doğal ve en doğru ses kullanım tekniğini bilerek doğarız. Daha sadece sırt üstü yatabilen bir bebeğinsesindeki müthiş volüme rağmen bu sesi saatlerce hatta günlerce koruyabilmesi ve yetişkinler gibi sesinin kısılmaması da bu yüzdendir.
Operanın Barok Dönemdeki doğumu ve ardından gelen, çağlar boyunca süren ses arayışı, aslında bizi farklı yollarla olsa da temelinde hep aynı tekniğe ulaştırmayı amaçlamıştır.
Elbette artık farklı farkındalıklar ve sanatsal kaygılarla o temel teknik gelişmiş, incelikli düşünce sayesinde şekil almış ve farklı disiplinlerle birleşerek insanlara insanları anlatmıştır tüm sanatlar gibi. Opera günümüzde popülerliğini yitirmiş olsa da, yüzyıllar boyunca geliştirdiği teknik ile ardından gelen popüler türlere öncülük etmiştir. En çok sorulan sorulardan biri olan;
“Şan dersi alırsam sesim operacı gibi mi olacak?”
sorusuna cevaben; Ses eğitimi birdir ve bilimseldir. İster opera ister popüler müzik, ister rock, ister tiyatro, hatta sanat alanının da dışına çıkarak, öğretmenler için bu eğitimin temeli aynıdır. Daha birçok sanat ve meslek grubunu ilgilendiren bu eğitim, öncelikle öğrenciye ve öğrencinin kendisine zarar vermesini engellemeyi amaçlar. Bu eğitimin ilk amacı vücudumuzu doğalına geri döndürmektir.
Bunun için ses eğitiminde kullanılan birçok yöntem vardır. Öğrenci ilk başta nefes ve kas koordinasyonunu öğrenir. Bu eğitim sadece şarkı söylerken değil, bütün hayatımız için geçerli bir eğitimdir. Doğru bir şekilde uygulanmaya başlandığında günlük yaşamımız içinde sesimizin daha az yorulduğunu, yüksek ses ile konuşmamız gerektiği zamanlarda sesimizi kolayca ve yorulmadan karşıya ulaştırabilmemizi ve sesimizin kısılmamasını sağlar.
Ses eğitiminde bir başka ana unsur olan vokalizler ile (ses alıştırmaları ile) öğrenci, ses üretimi ve şarkı söylemek için gereken bir çok farklı tekniği geliştirir. Seçilen parçaların çalışılması, alınan tekniğin bu parçalara uygulanması ile bütünlük oluşmaya başlar. Bundan sonraki adım ise müzikalitedir. Müzikalite, dönemlere ve formlara göre farklılıklar gösterse de temelinde aynı estetik kaygıyı güder. Müzikalitenin de eklenmesi ile çalışılan parçalar, önce kendimizin sonra da bizi dinleyenlerin beğenebileceği sanatsal bir seviyeye yükselir.
Ses eğitimi almaya karar veren kişileri bekleyen en büyük risk, “şan hocası” adı altında ehliyetsiz eller tarafından verilen yanlış bir eğitimle ve yanlış repertuvar seçimi ile ses kaslarınızın zarar görmesidir. Geri dönüşü öğrenci için uzun, zahmetli ve moral bozucu olmasının yanında her zaman ses terapileri ile çözülememekte, bazen verilen zararı onarmak için operasyon da gerekebilmektedir.
Ses eğitimi almak isteyen kişilerin öncelikle ses eğitmeninin geçmişini araştırması gerekmektedir. Bununla beraber iyi şarkı söyleyen kişilerin iyi eğitmen olması gibi bir durum bulunmamaktadır. Ses eğitimi bireysel bir eğitimdir. Grup derslerinden kaçınmak gerekir. Ses eğitmeninin sesinizdeki en küçük dalgalanmaları takip etmesi, nefes ve kaslarınızdan oluşabilecek olumsuz durumları çözmesi gerekir.
Eğitmenin baş etmesi gereken birçok durum vardır. Bunlar arasında öğrencinin dış yaşamda alıştığı kas ve gırtlak hareketleri ve hatta öğrencinin ders günündeki psikolojik durumu da sayılabilir. Bu da kişiye özel bir eğitimi gerektirmektedir. Bir ses eğitmeni için her ses özel ve eşsizdir. Eğitim bir olsa da doğru sese giden bu size özel yolda sizin yanınızda olmalı ve size yol göstermelidir.